Kaç Çeşit Cem Vardır? – Bir Psikoloğun Gözünden Kimliğin Katmanlarına Yolculuk “Bir insan kaç kişidir?” Bu soruyu kendime sıkça sorarım. Çünkü psikoloji, sadece davranışları değil, kimliğin akışkan doğasını da anlamaya çalışır. İnsan, sabit bir varlık değildir; değişir, dönüşür, adapte olur. Bu yüzden “Kaç çeşit Cem vardır?” sorusu, yalnızca bir isimle ilgili değildir — aslında hepimizin içinde barınan çoklu benliklerin gizemli oyunudur. Bir psikolog olarak gözlemim şu: Her Cem, bağlama göre yeniden doğar. İşte bu yazıda, Cem’in zihinsel dünyasına bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji merceğinden bakacağız. Çünkü Cem yalnızca bir birey değil, insanlığın aynasıdır. — Bilişsel Psikoloji Açısından: Zihinsel Kalıplar ve…
Yorum Bırakİş Dünyası İlhamı Yazılar
Gücük Nereye Bağlı? İnsan Zihninin Küçük Sancıları Üzerine Psikolojik Bir Analiz Bir Psikoloğun Merakı: Küçük Olayların Büyük Yankıları İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog olarak, çoğu zaman şu küçük ama derin soruların peşindeyim: “Neden bazı insanlar küçük bir olaydan büyük bir duygusal etki yaşar?” veya “Bir kelime, bir mimik, bir bakış neden içimizde uzun süre yankılanır?” İşte “gücük” tam da bu noktada ilgi çekici bir kavramdır. Günlük dilde genellikle “şişlik, küçük yara, rahatsızlık veren ufak durum” anlamında kullanılır; ancak psikolojik açıdan baktığımızda gücük, insan zihninde bastırılmış, küçük ama sürekli rahatsız eden duygusal izleri simgeler. Bu yazıda “gücük nereye bağlı?” sorusunu…
Yorum BırakGözaltı Mekânları: Kültürlerin Aynasında Özgürlüğün Sınırları Bir antropolog için her kültür, insanın düzen kurma çabasının farklı bir ifadesidir. Kimlikler, ritüeller ve semboller üzerinden toplumsal yapılar inşa edilir; tıpkı dilin, yemeklerin veya inançların bir kültürün aynası olması gibi, adalet anlayışı da bir toplumun kimliğini yansıtır. Gözaltına alınan kişi nerede tutulur? sorusu, yalnızca hukuki bir mesele değildir; aynı zamanda toplumsal düzenin, iktidar ilişkilerinin ve insanın özgürlük algısının mekânsal bir tezahürüdür. Bu yazı, gözaltı mekânlarını antropolojik bir mercekten, kültürel semboller ve sosyal ritüeller aracılığıyla inceliyor. Ritüel Olarak Gözaltı: Toplumun Sınır Deneyimi Her toplum, bireyin “dışarıdan” “içeriye” geçtiği anları belirli ritüellerle düzenler. Doğum, evlilik,…
Yorum BırakDisko Çek Valf Nedir? – Aşk, Strateji ve Akışın Dansı! Hayatta bazı şeyler vardır ki, görünüşte küçük ama etkisi devasa… Tıpkı sabah kahvesi gibi, ya da ilişkilere yön veren o minicik “trip” mesajı gibi. İşte disko çek valf de tam olarak böyle bir şey: Küçücük ama etkisi koca bir sistemin kaderini belirleyecek kadar büyük! Şimdi kemerlerinizi bağlayın çünkü hem teknik hem romantik bir yolculuğa çıkıyoruz. Hem de bol bol kahkaha ve “Aa ben de öyleyim!” dedirtecek kadar gerçeklerle dolu! Disko Çek Valf: Tek Yönlü Aşkın Mekanik Hali Diyelim ki bir ilişkinin içindesiniz… Biri çok konuşuyor, diğeri sadece dinliyor. Biri sürekli…
Yorum BırakGöz Pınarı Ne İşe Yarar? Öğrenmenin Duyusal ve Duygusal Derinliği Bir eğitimci olarak, her yeni öğrenme deneyiminde insanın hem aklının hem de kalbinin nasıl dönüşebildiğini gözlemlemek beni hep büyülemiştir. Öğrenme, yalnızca bilgi edinmek değildir; aynı zamanda duyguların, farkındalığın ve empati kapasitesinin geliştiği bir süreçtir. Tıpkı göz pınarlarının insanın görme sisteminde hem fizyolojik hem de duygusal bir işleve sahip olması gibi, öğrenme de hem zihinsel hem duygusal bir denge noktasıdır. Göz Pınarı: Duyusal Dengenin Kaynağı Göz pınarı, tıbbi olarak gözyaşı bezlerinin salgıladığı sıvının toplandığı küçük kanalcıklardır. Anatomik olarak görevi, gözün nem dengesini korumak ve zararlı maddelerin göze zarar vermesini önlemektir. Ancak…
Yorum Bırak375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname: Bürokrasiye mizahın bulaştığı yer Bir itirafla başlayayım: 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi (KHK) ilk okuduğumda aklıma “yazılım güncellemesi” geldi. Hani telefonunuzda sabah uyanınca çıkan o meşhur bildirim var ya: “Yeni sürüm mevcut. Hatalar düzeltildi, performans iyileştirildi.” İşte tam olarak öyle… Ama bu sefer güncellenen şey işletim sistemi değil, kamu personel rejimi. Üstelik bu “güncelleme” yıllardır devam ediyor. Erkeklerin “bir sistem kurduk, şimdi her şeyi çözer” mantığıyla yazdığı, kadınların ise “ama insan tarafını da düşünmeliyiz” diye defalarca yamadığı bir hukuk metni gibi düşünün. Sonuç: 375 sayılı KHK! 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, kamu görevlilerinin özlük haklarını,…
Yorum BırakGut Hastalığı Kimlerde Görülür? Edebiyatın Perspektifinden Bir İnceleme Kelimenin gücü, sözcüklerin ve anlatıların dönüştürücü etkisi, her bir edebiyatçının hayata bakış açısını şekillendirir. Sözcükler, bir hastalığın tanımından çok daha fazlasını barındırır; onlar, bir acıyı, bir kaybı, bir toplumun çalkantılarını derinlemesine anlatan metinler oluştururlar. Bugün, sadece bir hastalık olarak tanımlanabilen gut hastalığını, edebiyatın gözlüğüyle, metinler aracılığıyla anlamaya çalışacağım. Gut hastalığı kimlerde görülür? Bu soruyu bir edebiyatçı olarak değil, bir hikâye anlatıcısı olarak incelemeyi arzuluyorum. Çünkü bir hastalık, bazen kelimelerle tanımlanabilir, bazen ise bir karakterin duygusal derinliklerinde gizlenir. Gut Hastalığı ve Edebiyatın Anatomisi Gut, eklemlerde biriken ürik asit kristalleri nedeniyle ortaya çıkan ve…
Yorum BırakGres Pompası Nedir Ne İşe Yarar? İnsan Zihninin Yağlama Mekanizması Üzerine Psikolojik Bir Analiz Bir psikolog olarak beni en çok büyüleyen şey, insan zihninin karmaşık ama işlevsel düzenidir. Her duygu, her düşünce, her davranış; görünmez bir sistemin içinde yerini bulur. Ancak bu sistemin sağlıklı çalışması, tıpkı bir makine gibi, düzenli bakıma ve psikolojik yağlamaya ihtiyaç duyar. Bu noktada aklıma şu soru gelir: Gres pompası nedir, ne işe yarar? Belki yüzeyde mekanik bir aygıttır, ama derinlerde insan zihninin işleyişine dair çok şey anlatır. Gres pompası, makinelere yağın basınçla aktarılmasını sağlayan bir araçtır. Basit görünür, ama makinenin uzun ömürlü çalışması için vazgeçilmezdir.…
Yorum BırakAşina Olunan Ne Demek? — İnsan Belleğinin Antropolojisi Bir Antropoloğun Daveti: Tanıdık Olanın Gizemine Yolculuk Bir antropolog olarak dünyaya baktığımda, en çok ilgimi çeken şey “tanıdık” olanın derinliği olur. Aşina olunan şey, yalnızca bildiğimiz ya da alıştığımız bir nesne değildir; o, kültürün, belleğin ve kimliğin derinlerinde yankılanan bir çağrıdır. Aşinalık, insanın dünyayı anlamlandırma biçimlerinden biridir — tıpkı bir kabile dansındaki ritüelin, bir evdeki kahve kokusunun ya da bir masalın tekrar tekrar anlatılmasının anlamı gibi. Kavramın Kökeni: “Aşina”nın İzleri Kelime kökenine bakıldığında, “aşina” Farsça āshnā kökünden gelir; anlamı “tanıdık, bildik, dost”tur. Türkçede ise “aşina olunan” ifadesi, bir şeye ya da birine…
Yorum BırakCaner Kız İsmi mi? Bir İsmin Ötesinde: Kimlik, Anlam ve Hikâyeler Bazı sorular vardır ki, ilk bakışta çok basit görünür ama içinde taşıdığı anlam katmanlarıyla bizi derin düşüncelere sürükler. “Caner kız ismi mi?” sorusu da onlardan biri. Bu yazıda size sadece bir ismin anlamını değil, o ismin taşıdığı kimliği, hikâyeyi ve duyguları anlatmak istiyorum. Gelin, birlikte bir yolculuğa çıkalım… Bir Karşılaşmanın Başlangıcı Bir sonbahar akşamıydı. Şehrin kalabalığında, insanların adımlarını hızlandırdığı bir vakitte, bir kafede oturmuş kahvemi yudumluyordum. Yan masada, heyecanla konuşan iki genç dikkatimi çekti. “Caner kız ismi mi sence?” diye sordu biri. Diğeri gülerek “Bence değil ama kim bilir?”…
Yorum Bırak